ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ

Araştırma yöntemleri ders programı, psikolojide önemli-ve iyi bir nedenden dolayı en sık istenilenler arasında yer almaktadır. Göz önümüze kültürlerarası psikolog ve bilişsel bir nöroloğun profesyonel bir konferansta karşılaştığını bulunduralım, birbirinin çalışmalarında önemli olduğu fenomenler ve teoriler hakkında hemen hemen hiçbir şey bilmiyor olabilir. Oysa onlar gayet iyi bir şekilde, bir deney ve ilişkisel bir araştırma, bağımsız ve bağımlı değişkenlerin fonksiyonu, psikolojik ölçümünde güvenilirliği ve geçerliliğin öneminin, arasındaki farkı ve psikolojik araştırmaların artışa ihtiyacı olduğunu çok iyi biliyorlar. Diğer bir ifadeyle, psikologların araştırma yöntemleri, onların çekirdeğindedir. Aynı zamanda psikoloji bölümünden öğrencilerin çoğu lisansüstü okullara devam yetmeyebilir. Ve devam edenler arasında öğrencilerin sadece bir kısmı kültürlerarası psikolog, bilişsel nörobilimadamı, veya herhangi bir dalda araştırmacı olacaklarını savunuyorum. Öğrencilerin kalan kısmı psikolojiye tamamen ilgisi olmayan polikliniklerde, sosyal hizmetler ve daha birçok alanların da hayatını sürdürecekler. Bu öğrenciler için, hayatının birçok alanında geçerli olan araştırma yöntemlerin öğrenilmesi, onların psikolojik araştırmaların etkili bir tüketici olmalarında ve eleştirel düşünme yeteneklerini ve tutumlarını teşvik etmekte olduğundan dolayı çok büyük bir önem taşımaktadır. Onun için amacım psikolojik alanın genelinde araştırmacılar tarafından paylaşılan geniş, metodolojik kavram ve becerileri sunacak bir kitap yazmak oldu, bunla beraber netice olarak çok çeşitli öğrenciler elde edilebilir.
Bu amaca ulaşmamız için aşağıdaki özelikleri birleştirmeye çalıştım.
• Basit yazma – Kendine özgü terimlerden ve uygulamada nadiren karşılaşan kavramlardan kaçınarak, yazıyı basit ve net kalmasını sağladım.
•Sınırlı kaynaklar – Belirli örnekler gibi hizmet vermekte olan ,rahatça birkaç yüz referanslar eklemek yerine klasik yöntemsel ve diğer kaynaklar dan oluşan referansları sınırladım.
•Minimal arasöz – Öğrencilerin ana noktalardan dikkati dağılmaması için teknik ve felsefi arasözleri en aza indirmeğe çalıştım.(Her ne kadar eğitmenin kılavuzunda derslerde bu tür arasözleri barındırmak için fikirler içeriyor olsa bile .)
•Çeşitli örnekler – Araştırma yöntemleri için yetersiz olsa da çok sayda klinik ve danışmanlık psikolojisi örnekler, ve psikolojinin tüm alanından çeşitli örnekler kulandım.
•Geleneksel Yapı – Genel olarak deneyimli eğitmenlerin kullanımı için, nispeten kolay hale getirilen araştırma yöntemlerin ders kitaplarının genel tanıtım yapısı korunmuştur. Bu kitap, var olan ders kitapların maliyetinden korkarak kendi öğrencilerim için yazılan notlardan gelişmiş bulunuyor. Her kez bu matarayalar ücretsiz kullanılabilir diye düşündüm.
Psikoloji-Bilimi; Birçok kişi kadınların erkeklere göre daha fazla konuşkan olduğunu düşünüyor– hatta bazıları bu farkın biyolojik temellere dayandığını ileri sürürler. Yaygın bir hesaplamaya göre bir kadın gün içi ortalama 20.000 kelime konuştuğu ve erkeklerin sadece 7.000 kellime .Bu iddia akla yakın gibi görünüyor, amma ne kadar doğru olabilir ? Matias Mehl liderliğindeki bir grup psikolog bunun ne kadar doğru olduğunu öğrenmek için kakar aldılar. İlk başta kadınlar ve erkeklerin gün içi konuştuğu kelimelerin hesaplamaları daha önce olup olmadığını kontrol etmekti. Cevap olarak hayır. Dolayısıyla araştırmacılar bu çalışmayı yürütmek için kakar aldılar. Çalışma sırasında (tümu369) kız ve erkek üniversite öğrencileri ses kaydedicilere bağlanarak günlük hayatını devam ettiler .
Peki sonuç olarak? Son derece kolayca açıklanabilecek küçük bir fark kadınlar gün içi ortalama olarak 16,215 kelime konuşurken, erkekler ise ortalama olarak 15,669 kelime. Yayınlanan Science dergisindeki makalede Araştırmacılar bulgularını şöyle özetlediler. “Elde ettiğimiz mevcut deneysel kanıt temellere dayanarak, kadınlar hakkındaki kamuoyuna yaygın olan konuşkanlığı yersiz olduğunu göstermektedir” (Mehl, Vazire, Ramirez-Esparza, Slaçer, Pennebaker, 2007, p. 82). [1].Psikoloji, genellikle insan davranışının ve zihinsel süreçlerin bir bilimsel çalışması olarak tanımlanmaktadır ve bu örnek bize bilimsel özeliklerini göstermektedir. Bu bölümde psikolojide bilimsel araştırma modülünü tanıtarak kastedilen özeliklere daha da yakından bilgi edinciz, ve öğrencilerin genellikle bu konudaki bazı temel soruları yönlendireceğiz. Kim psikolojide bilimsel araştırmaları yürütüyor? Niçin yürütüyor? Bizim sağduyumuz bize söylemediklerini bilimsel psikoloji söylüyor mu? Özelikle eğer ben bir araştırmacı değil sade klinik psikolog olmak istiyorsam – neden bilimsel yaklaşımı bilgi edinmek için zahmet çekmem lazım? Bu son derece önemli sorulara cevap vererek, bu kitapta bulunan geri kalan materyalleri öğrenmek için sağlam bir temel sağlayacaktır. [1] Mehl, M. R., Vazire, S., Ramirez-Esparza, N., Slatcher, R. B., & Pennebaker, J. W. (2007). Are women really moretalkative than men? Science, 317, 82 1.1Bilim-Anlayışı
ÖĞRENME-HEDEFLERİ
1.Bilimi tanımla.
2. Bilimin üç temel özelliklerini tarif et.
3. Neden psikoloji bir fen olduğunu açıklayın.
4. örnekleri vererek sahte bilimleri tanımla.
Bilim nedir ? Bazı insanlar Psikolojinin bir fen olduğunu öğrenince şaşkınlıkla karşılıyorlar .Genellikle astronomi, biyoloji, ve kimya, insanlar tarafından birer fenler olarak kabul ediniyor ,ancak merak konusu bu fenler ile psikolojinin ortak bir yani nelerdir. Bu soruya geçiş yapmadan önce astronomi, biyoloji, ve kimya fenlerin, birbirleriyle ortak yanını yansıtan tarafını değerlendirmek lazım. Bu onların mevzu dışında ola billur. Astronomlar gökte ki cisimleri inceliyorlar, biyologlar canlı varlıkları araştırıyorlar, ve kimyacılar ise maddenin özelliklerini inceliyorlar. Dikkat edilecek başka bir husus ,onların birer Fen diye adlanmasına, kullandıkları ekipman ve teknikler için değildir . Şöyle ki sadece birkaç biyolog radyo teleskopla ilgili bilme sahiptir, aynısı kimyacılarla geçerli, birkaçı hariç geyik nüfusunun vahşi doğada nasıl takip edineceğini bilmezler .Bunun gibi ve diğer sebeplerden dolayı ,bu konuda derin düşünerek filozoflar ve bilim adamları şöyle bir sonuca vardılar, tüm bilimlerin birer fen olmasının ortak yani, bunların doğal dünyayı anlamak için genel yaklaşımda olduğunu vurguladılar. Psikolojinin ayını şekilde doğal dünyanın insan davranışı olan bir yönünü araştırması, onun fen olduğunun kanıtıdır. Bilim- Özellikleri Genel bilimsel yaklaşımı üç temel özeliğe sahiptir. (Stanovich, 2010). [1]Bunların ilki sistematik deneyselcilik diye kabul edinir. Deneyselcilik bilim adamların doğal dünyayı düzenli olarak öğrenmesine ve dikkatle planlama, kayıt, analiz yaparak gözlemesine dayalı araştırma yöntemi denilir. İlerde görünecek ki, mantıklı düşünme ve hatta yaratıcılık bilimde çok büyük bir önem taşımaktadır, ancak bilim adamların dünyamızın düzenli bir şeklinde gözlemler yapmak için buna karşı olduğu konusundaki düşüncelerini kontrol etme ısrarı eşsizdir .Örneğin Mehl ve meslektaşları diğer insanların ve hattaki kendi gayri gözlemlerine güvenmediler ,bunu yerine düzenli bir şekilde ,kadın ve erkeklerin konuşulan kelimeleri kayda alarak ,sayarak karşılaştırdılar. Ayrıca bilim adamların yaptığı gözlemleri kişilerin kalıplaşmış düşünceleri ile ihtilafa düştüğünde bile, sistematik gözlemden vaz geçmediler. Bilimsel yaklaşımın ikinci özeliği -bu özellik ilkine göre basit yazma şeklinde ve deneysel sorularla ilgilidir .Bu sorular dünyanın gerçekten ne olduğu hakkında ve bu nedenle sistematik gözlemleyerek yanıtlanabilir . O halde hangi cins daha çok konuşuyor sorusu deneysel oluyor. Kadınların veya erkeklerin daha çok konuşkan olduğunu belirlemek, sadece onların ne kadar konuştuğunu düzenli olarak gözlemleyerek yapınabilir. Bilimin cevap veremediği ve deneysel olarak deneme imkanı olmayan, bir çok ilginç ve önemli sorular bulunmaktadır. Onlardan birisi değerler hakkındaki sorular- işlerin iyi veya kötü, adil veya haksız ya da güzel veya çirkin ve dünyanın nasıl olması gerektiğini sorular bunun misalidir. Buna rağmen bilimin cevap verebileceği bir klişenin doğru veya hatalı olup olmadığı konusundaki soru deneysel olarak test edilebilir, amma insanların hatalı klişeye tutunması yanlış olup olmadığı konusundaki soruyu deneysel olarak deneme imkanı bulunmamaktadır. Benzer bir şekilde bir suçlunun davranışı genetik bir bileşeni içerip içermediği deneysel bir sorudur. Amma suç işlemekte olan kişilere ne yapılabilir sorusu deneysel olarak deneme imkânı yoktur. Araştırmacılar için bu ayrımı göz önünde bulundurması büyük önem taşımaktadır. Bilimin kamu bilgisini oluşturması onun üçüncü özeliğidir. Yukarıda belirtilen özelikleri sonuçlandırarak bilim adamları tarafından çalışmaları yayınlanır. Genellikle uzman bir dergide yayınlamak üzere sorularına cevap verme yöntemlerini detaylı bir şekilde tarif ederek ve çıkarılan sonuçları sunarak bir makale yazmak gibidir. İki nedenden dolayı sonuçları yayınlamak bilimin temel özelliği . Birinci nedeni zaman ve mekanda birçok dağıtılmış araştırmacıların büyük çaplı işbirliğin- bilimin sosyal bir süreç olmasındandır. Çoğu konularda farklı araştırmacılar tarafından yürütülen ve birçok farklı çalışmalarına dayanılarak oluşan mevcut bilimsel bilgimiz , yılar boyunca kendi çalışmalarını birbirleriyle paylaşımıdır . Duyurunun ikinci temel özeliği bilimin kendini düzeltmesinin sağlamasıdır .Bireysel bilim adamları en iyi çabalarına rağmen yöntemleri kusurlu ve yanlış sonuçları olduğunu anlıyorlar . Duyurunun, hataları tespit etme ve o hataları bilimsel topluğunda diğer uzmanlar tarafından düzeltmesini sağlar ,böylece bilimsel bilgi giderek dünyanın aslını yansıtmaktadır. Bilimin sahte bilimle karşılaştırılması. Sahte bilimin yandaşları tarafından faaliyetleri ve inançlarının bilimsel olduğunu iddia edilmesi anlamına gelir – ve hatta ilk görüşte bilimsel olarak görünebilir –ancak değildir. Şimdi biyoritm teorisini düşünün (uyku döngüsü veya bir başka bilimsel temeli içeren biyolojik döngüler ile karıştırılmamalıdır).İnsanların doğduğu günden başlayıp ve ölene kadar devam edecek fiziksel, zihinsel ve duygusal yetenekleri döngülerde çalışması bir fikir olarak ortaya çıkmakta. Şöyle ki fiziksel döngüsü 23 günlük ,zihinsel döngüsü 33, ve son duygusal olarak 28 günlük bir süreden ibaret. Örneğin eğer bir sınavı zamanlama seçeneğine sahip olsaydınız ,o halde onu entelektüel döngünüzün en yüksek noktaya ulaştığı zamana ertelemek isterdiniz. Biyoritm teorisi 100 yılı aşkın bir süre varlığını sürdürmektedir, ve onla ilgili etkileyici ve bilimsel süs verilmiş örneğin sinüzoidal dalga ve biyoelektrik gibi terimler içeren çok sayıda popüler kitaplar ve web siteleri bulabilirsiniz .Fakat biyoritmle ilgili sorun şu ki onun mevcut olmasının iyi bir şey olduğunu düşünmek. (Hines, 1998). [2] Eğer bazı İnanç ve faaliyetler kümesinin bilimsel olduğunu iddia ve ima edinirse, ancak ve ancak bilimin bir ya da daha fazla özeliklerin eksik olduğu durumda onun sahta bilim olduğu söylene bilinir. Sistematik deneyciliğin eksikliği olabilir .Bu durumu şöyle ifade edebiliriz ya hiçbir bilimsel araştırma onla ilgili yapılmadı, örneğin biyoritmlerle olduğu gibi ,ya da yapıldı fakat dikkate alınmaz. Aynı zamanda kamu bilgisi eksikliği olabilir. İnançları veya faaliyetleri tanıtan kişiler bilimsel araştırma yaptıklarının iddiasında olabilir ancak çalışmalarını kamu tarafında değerlendirilmesini istemediği için onu yayınlamak söz konusu olamaz. Deneysel soruları değinmediği için bazı İnanç ve faaliyetler kümesi bile, sahte bilimler arasında olabilir. Filozof Karl Popper bu fikir ile özel olarak ilgileniyordu. (Popper, 2002). [3]O özel olarak her bir bilimsel iddianın, iddialara karşı delil olarak sayılması için gözlemlerin yapılarak sunulmasını savundu. Diğer bir deyişle, bilimsel iddialar yanlışlanabilir olması gerekir.
Bu durumda Kadınların daha çok konuşkan olduğu iddiası yanlışlanabilir ,çünkü kadınların erkeklerden daha çok konuşkan olduğunun iddiası sistematik gözlemler yapılarak ispat edilebilir. Çürütülemeyen ( yanışlanabiliriliği olmayan ) İddiasına örnek olarak şunu getirebiliriz , Birçok duyular dışı algısı (DDA) ve diğer medyum güçleri olan kişilerin ve o güçlerin yakından takip edildiğinde kayıp olduğunu iddiasında bulunan birilerini düşünün. Böylece gözlem imkanı bulunmadığı için DDA aleyhine delil olarak sayılacaktır. Eğer kendini medyum ilan eden kişi dikkatlice test edilirken daha iyi bir seviyede geleceği gördüğünü gösterebilseydi bu onun iddia ettiği güçlere sahip olduğunu tutarlı kılardı. Ancak şu de bir gerçek, geleceği tahmin etmesinin fırsatını en yüksek seviyede bile başarısız olursa buda iddia ile tutarlı olacaktı çünkü yine aynı şekilde onun iddia etiği güçlerin yakinen gözlemesinde kayıp olacaktır. Niçin sahte bilimlerle ilgilenmemiz lazım ? En az üç nedeni vardır. Bilimin temel özeliklerini getirilmesine yardımcı olması birinci nedenidir ve onun önemlerini daha keskin odak haline geliyor. Sahte bilimlerle ilgilenmemiz İkinci nedeni biyoritm , psişik güçler, astroloji ve diğer birçok bilimsel olmayan inançların televizyonda, kitaplarda, internette ve dergilerde yayığın olarak tanıtılmaktadır. Bu tür inançları tanımlamak ve değerlendirmek ve karşılaştığımızda pratiğe geçmemiz için bize sahte bilimleri öğrenmemiz yardımcı olabilir. Sahte bilimlerle uğraşanlar insanların bazı davranışının ve zihinsel süreçlerin yönünün yanı sıra biyoritm , astroloji, grafoloji (el yazısı analizi) gibi ve ağrı kontrolü için mıknatıs tedavisi dahil olmak üzere iddiasında bulunduğunu açıklamaları bunu üçüncü nedeni. Bu manada öğrencilerin kendi alanını sahte ve yalancı bilimlerden ayırt etmek büyük bir önem taşımaktadır. Septik Sözlük . Septik sözlük sahte bilimler hakkında bilgi almak için mükemmel bir kaynaktır. Sahte inanç ve uygumalar hakkında aşağıdakilerden öğrenebilirsiniz : Kripto zooloji- Kocaayak(Bigfoot), Loch Ness canavarının ,veya çupakabra (chupacabra) gibi "Gizli" yaratıklar üzerine yapılan çalışmalar. Sözde bilimsel olan psikoterapiler- Geçmiş yaşam regresyonu ,yeniden doğum tedavisi, ve Biyoskrim tedavisi ve diğerleri . Homeopati –seyreltilmiş, bazen artık yok olma noktasına gelen doğal maddeleri kullanarak medikal sorunların tedavisi. Piramitoloji –Mısır piramitlerin kökeni ve fonksiyonu hakkında iddia edilen garip teoriler (örneğin piramitlerin dünya dışı varlıklar tarafından inşa edilmesi) ve genel olarak onların şifa ve diğer özel güçlerin varlığını düşünürler .
TEMEL TEZLER . Bilim, doğal dünyayı anlamanın genel yoludur. Onun üç temel özellikleri sistematik deneycilik, deneysel sorular ve kamunun bilgilenmesinden oluşuyor. Psikoloji bir bilim dalıdır çünkü psikoloji İnsan davranışlarını anlamak için bilimsel bir yaklaşım getiriyor. Sahte bilim inanç ve faaliyetleri bilimsel olduğunu ifade eder ancak bilimin bir yada bir den fazla üç özelikleri eksiktir. İnsan davranışını anlamak için birçok sözde bilimsel yaklaşımlardan bilimsel yaklaşımları ayırt etmek büyük önem taşımaktadır . Egzersizler 1.Görüşme (Mülakat) :Bazen insanlar psikolojinin bir bilim dalı olamayacağını düşünüyorlar bunu nedeni ya (a) insan davranışı kusursuz doğruluk ile tahmin edilemez fikri , veya (b)birçok konuların (düşünce ve duygular gibi )doğrudan gözetmek mümkün olmadığı iddiası .Bu fikirlere hemfikir misiniz veya katılmıyor musunuz .? Niçin? 2.Uygulama: insanın davranışları hakkında üç tane deneysel soru oluştur. Ve üç tane deneysel olmayan soru oluştur . 3.Görüşme (Mülakat) :Aşağıdaki psikolojik iddiaları göz önünde bulundurun. “ İnsanların kendisine eş seçimi kendi ebeveynlerin algısı ile kuvvetli bir şekilde etkilenir. Bazıları eşlerini ebeveynlerin birisine bazı benzerliği olduğu için seçiyorlar .Diğer birileri ise eşlerini ebeveynlerin birinden farklı olduğu için seçiyorlar. ”Bu iddia yanlişlanabilir mı? Evet ise neden yanlişlanabilir ?Hayır ise sebebini açıklayın.
ÖĞRENME-HEDEFLERİ 1.Psikolojide bilimsel araştırmanın genel modelini açıklayın ve o modele uygun bir belirli örnekler gösterin. 2. Psikolojide bilimsel araştırmaları kimler tarafından yapılmaktadır, ve bunu niçin yapıyorlar?. Temel araştırma ve uygulamalı, araştırma arasındaki farkları ayırt edin . Psikolojide Bilimsel Araştırmanın Modeli . Simge 1.2 " Psikolojide Bilimsel Araştırmanın basit Modeli "psikolojide bilimsel araştırmanın daha da belirgin bir model sunmaktadır. Bir araştırmacı (genellikle bunlar ,küçük gurup araştırmacılardır) ,araştırma sorusunu hazırlıyor , soruyu cevaplamak için tasarlanmış bir çalışma yürütür, elde eden verileri analize eder ,sorusunun cevabı hakkında karar verir , ve böylece son olarak elde eden sonuçları bir literatür parçası haline getirmek için onları açıklar . Araştırma literatürü, yeni araştırma soruların birincil kaynaklardan biri olduğu için, bu işlemi döngü olarak değerlendirme imkanı olur . Yeni araştırmalar, yeni sorulara ve yeni sorular aynı zamanda yeni araştırmalara yol açar.
Psikolojide Bilimsel Araştırmanın basit Modeli; ayrıca araştırma soruları, mevcut olan döngünün isterse gayri resmi gözlemler halinde ,veya çözülmesi gereken pratik görevler olarak, dışından da oluşabileceğini gösterir. Âmâ bu durumda bile araştırmacının , ilk yapacağı iş daha önce bu soruya cevap verilip verilmediğini kontrol etmek ve daha önce yapılmış araştırmalardan elde edilen neticelere dayanarak ,onu düzeltmek. Psikolojide Bilimsel Araştırmanın basit Modeli; Gayri resmi gözlemler /pratik görevler –Araştırma Sorusu –Araştırma Literatürü –Deneysel Çalışma- Veri Analizi –Sonuçlar . Mehl ve meslektaşları tarafından yapılmış olan araştırma bu model ile güzel bir şekilde açıklanmıştır. Kadınların erkeklerden daha çok konuşkan olduğu iddiasıyla ilgili sorusu -kendilerine hem insanların klişeler ile hem de bu konuşkanlık hakkında yayınlanan nispi iddialar ile önerilmiştir. Ancak araştırma literatürü incelendiği zaman, bu soru bilimsel çalışmalarda layıkıyla incelenmediği tespit edilmiştir. Onlar sonuçları analize ederek (yani kadınlar ve erkekler arasındaki az bir fark bulunduğunu) ve araştırma literatürün bir parçası haline getirmek için, kendi çalışmalarını yayınlayarak ,tam ayrıntılı bir deneysel çalışma yürüttüler .Bununla birlikte makalelerinin yayınlanmış olması hikayenin sonu değil ,çünkü onların çalışmaları birçok yeni soruları öneriyordu (sonuçların güvenilirliği ve potansiyel kültürel farklılıklar gibi sorular bunun misalidir )ve bu yeni sorular muhtemelen daha sonra kendileri tarafından veya onların çalışmalarından esinlenerek, diğer araştırmacılar tarafından ele alınacaktır. Başka bir örnekte , cep telefonları 1990'larda daha yaygınlaştığı dönemi göz önümüze getirelim ve cep telefonların kullanımı ,sürücülerin araç sürüş esnasında ne ölçüde olumsuz etkilemekte olduğunu düşünelim . Ve birçok psikologlar bu soruyu bilimsel olarak çözmek için karar verdiler (Collet, Guillot, Petit, 2010).